Sürdürülebilirlik alanındaki profesyonellerin rolü, günümüzde artan düzenlemeler ve uyumluluk gereklilikleri ile daha karmaşık hale geliyor. Özellikle büyük şirketlerde, sürdürülebilirlik yöneticilerinin inovasyon sağlama görevini, yeni düzenlemelere uyum sağlama sorumluluklarıyla dengelemesi gerekiyor. Trellis (eski adıyla GreenBiz) tarafından 2023 yılında yayınlanan araştırma raporuna göre, Trellis’in 2023 yılında gerçekleştirdiği anketin bulguları, büyük şirketlerdeki sürdürülebilirlik ekiplerinin hızla büyüdüğünü gösteriyor. Nedeni, ekiplerin artan düzenlemeler ve raporlama gereklilikleri ile inovasyonu dengelemek zorunda kalması. Ancak, ekipler büyürken sürdürülebilirliğe ayrılan bütçeler tam tersine düşmüş durumda.
Büyüyen Sürdürülebilirlik Ekipleri ve Yavaşlayan Bütçeler
Trellis’in 2023 yılına ait raporuna göre, büyük şirketlerdeki sürdürülebilirlik ekiplerinin personel sayısı önemli ölçüde artmış durumda. Ankete katılanların %74'ü, son iki yıl içinde sürdürülebilirlik departmanlarının büyüdüğünü belirtiyor. Bunun anlamı, şirketlerin sürdürülebilirlik çabalarını daha fazla kaynakla desteklemeye istekli olması. Ancak, sürdürülebilirlik bütçelerinde bir yavaşlama da dikkat çekiyor. 2023’te anketi dolduran şirketlerin yalnızca %54’ü, 2022'deki %74'lük oranın aksine, sürdürülebilirlik bütçelerinde artış olduğunu bildirmiş durumda. Bu durum, özellikle ekonomik belirsizliklerin ve maliyet kısıtlamalarının etkisiyle, şirketlerin sürdürülebilirlik yatırımlarına yaklaşımında daha temkinli bir tutum sergilediğini işaret ediyor.
Yönetim ve CEO Katılımı: Değişen Dinamikler
Trellis raporuna göre, CEO’ların sürdürülebilirlik konularına doğrudan katılım oranı da azalmış durumda. 2022’de sürdürülebilirlik programlarına “çok ilgili” olan CEO’ların oranı %29 iken, bu oran 2023'te %20'ye düşmüş. Bu, sürdürülebilirliğin giderek daha işlevsel bir iş fonksiyonu haline geldiği ve yönetim seviyesindeki diğer yöneticiler tarafından daha fazla sahiplenildiği anlamına geliyor. Bununla birlikte, CEO’lar hala sürdürülebilirlik stratejilerinin evrimini yönlendiren önemli figürler olmaya devam ediyorlar; ancak katılımlarının odaklandığı alan daha çok genel iş stratejilerine entegrasyon noktasında şekilleniyor.
Artan Düzenleyici Denetim ve Uyumluluk Sorumluluğu
Raporda dikkat çeken bir diğer önemli bulgu ise düzenleyici yükümlülüklerin hızla artması.
Özellikle Avrupa Birliği ve Kaliforniya gibi bölgelerde sürdürülebilirlik raporlamasını zorunlu kılan yasalar, şirketlerin bu alandaki uyumluluk yükümlülüklerini daha da zorlaştırıyor. Ayrıca, Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu’nun (SEC) iklim riski açıklama kuralı gibi düzenlemeler, yasal itirazların ardından askıya alınmış olsa da, düzenleme baskılarının hala yüksek olduğunu gösteriyor. Bu değişiklikler, sürdürülebilirlik raporlaması için önemli yeni standartlar getirebilir. Trellis’in raporunda, şirketlerin bu yeni düzenlemelere uyum sağlamak adına daha fazla kaynak ayırma yoluna gittiği, özellikle sürdürülebilirlik raporlamasında hukuki danışmanların ve mali işler ekiplerinin daha fazla sorumluluk aldıkları belirtiliyor.
ESG Denetleyicileri ve Sürdürülebilirlik Raporlamasında Yeni Roller
Trellis anketi, sürdürülebilirlik raporlamasında yeni bir rolün ortaya çıkmaya başladığını da gözler önüne seriyor: ESG denetleyicileri, şirketlerin çevresel, sosyal ve yönetişim (ESG) verilerini denetleyerek, bu verilerin doğruluğu ve uyumluluğunu sağlamaktan sorumlu oluyor. 2023’teki rapor, Fortune 100 şirketlerinin yarısından fazlasının bir ESG denetleyicisi işlevine sahip olduğunu bildiriyor. Bu gelişme, ESG verilerinin denetimini ve raporlamasını daha sistematik ve şeffaf bir hale getirmek amacıyla atılan önemli bir adım olarak görülüyor. ESG denetleyicileri, sürdürülebilirlik bilgileri ile ilgili potansiyel riskleri denetleyerek şirketlerin yasal sorumluluklardan kaçınmalarına yardımcı olabilir.
Kuruluşlar İçindeki Sürdürülebilirlik Değişimleri ve “Yeşil Sessizlik”
Sürdürülebilirlik departmanlarında personel artışı yaşanırken, bazı şirketlerin sürdürülebilirlik iletişimlerinde bir azalma gözlemleniyor. Raporda, bazı kuruluşların sürdürülebilirlik taahhütlerini kamuya açıklarken daha temkinli davrandığı ve “yeşil sessizlik”in arttığı belirtiliyor. Anket katılımcılarının yaklaşık %14’ü, şirketlerinin sürdürülebilirlik ve ESG terimlerini kamu iletişimlerinde daha az kullandığını, %4’ü ise bu terimleri tamamen ortadan kaldırdığını bildiriyor. Bu eğilim, artan düzenleyici denetimlerin, şirketlerin sürdürülebilirlik hedefleri ve taahhütleri konusunda daha dikkatli olmalarına yol açtığını gösteriyor.
Risk Azaltma ve İnovasyon: Uyumlulukla Denge
Bazı sektördeki uzmanlar, düzenlemelere uyum sağlamanın inovasyonu engellemediğini savunuyor. Uyumluluğun inovasyonun önüne geçmediğini, aksine onu tamamladığını belirtiyor. Şirketler, sürdürülebilirlik raporlamasında kullanılan verileri, dönüşüm süreçlerini yönlendirmek ve iş stratejilerini uzun vadeli sürdürülebilirlik hedefleriyle uyumlu hale getirmek için kullanıyorlar. Ve bunun şirketlere ileriye dönük daha fazla kaynak ve zaman kazandırarak, yenilikçi sürdürülebilirlik programlarının uygulanmasını mümkün kılacağını öne sürüyor.
Sürdürülebilirlik ve CEO İlişkisi
Trellis’in raporu, sürdürülebilirlik liderlerinin şirketler içindeki etkisinin arttığını, ancak CEO’ların katılımının daha işlevsel bir düzeye geçtiğini gösteriyor. Bu değişim, sürdürülebilirliğin sadece bir CEO odaklı girişim olmanın ötesine geçerek, tüm organizasyonun entegre bir fonksiyonu haline geldiğini ortaya koyuyor. Bu evrim, sürdürülebilirlik stratejilerinin sadece çevresel etkileri azaltmaya değil, aynı zamanda şirketlerin genel iş hedeflerine entegre edilmesine de odaklandığını gösteriyor. Bu sürecin başarılı bir şekilde yönetilmesi, şirketlerin uzun vadede sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmalarına ve toplumların daha sürdürülebilir bir geleceğe doğru ilerlemesine katkıda bulunacak mı zaman gösterecek.
Commentaires